Eczacı Eylemi ve Düşündürdükleri!

Uzun süredir sağlık çalışanları odaklı gelişmeler sürüyor. Oldukça uzun ve karmaşık olan sürecin son zamanlarını ibretle değerlendirmek gerekiyor.

Sağlık meslek mensuplarının diplomalarını kullanarak sermaye sahiplerinin iş kurmasına imkan sağlayan TBMM Sağlık Komisyonuna gelen yasa tasarısı 2006 yılında TEB, TTB, TVHB ve TDHB ‘nin yer aldığı dört meslek örgütünün müşterek mücadelesi ile engellenmişti.

Devam eden süreçte bir yığın gelişme ve denemeler oluştu. Bu süreçte ekonomik ve çalışma şartları etkilenen Eczacılar en etkin ve kapsamlı bir beraberlik sergileyerek mesleki hak ve menfaatlerine sahip çıkarken, sağlık hizmetlerinde ortaya konulan gelişmeler konusunda da kamuoyunu etkilemeyi başardılar.
Gelişmelerin devam ettiği süreçte TEB Başkanının iktidar partisinden Milletvekili seçilmesi, gelişmeleri engellemediği gibi eczacılarla hastaları karşı karşıya getiren yeni bir süreç başladı.

Eczacılar örgütlü olarak, örnek teşkil edebilecek bir mücadele sergilediler ve kamuoyu gündemini doldurdular. Aileleriyle, çalışanları ile Türkiye tarihinde bir meslek grubunun yaptığı en yüksek katılımlı eylemleri ortaya koydular…

Bu mücadele çözüm getirmediği gibi eczacılar üzerinde baskılar ve kamuoyu baskısı oluşturma çabaları had safhaya vardı. Yine yılmadan mücadelelerini sürdürdüler…

SGK, TEB ile yaptığı sözleşmeyi tek taraflı fesih etti. TEB ve Odaları devreden çıkartarak doğrudan eczacılarla sözleşme yapacağını açıkladı.

SGK ‘nın bağlı olduğu sayın Bakan TBMM’de yaptığı konuşmada konuyu öyle bir noktaya getirdi ki; “bu şekilde Eczacıları TEB ‘den kurtardıkları” anlamında sözler sarf etmişti. Bu açıklama aslında “Anayasanın bilinçli olarak ihlal edildiğinin” diğer bir ifade ile işlenen “Anayasal suçun” itirafı idi. Çünkü eczacıları TEB’ ne bağlayan ve onun kontrolünde mesleklerini icra etmesini öngören Anayasa’n 135.maddesiydi.

Yapılmaya çalışılan itiraf bu maddenin yürürlüğünün fiilen engellenmesinde n başka bir şey değildi.
Ancak, ne TEB, ne de diğer meslek kuruluşları bu itirafın üzerinde durmadı. Muhalefet partileri de bu inceliğin farkına bile varamadı.

Arkasına meslek mensuplarının desteğini alan TEB mücadelesine devam etti ve Hükümet ile restleşme noktasına geldi. Eczacılar meslek Birliğinin arkasında durarak SGK ile sözleşmeye yaklaşmadılar.
TEB bu mücadeleyi sürdürürken, mücadele birlikteliğini bozacak çabaların da gerginlik ortamında hızlandırıldığı dikkati çekmeye başlamıştı. Hükümet yanlısı bir eczacı derneği hükümet ile arabuluculuk gibi bir misyon yüklenmeye çalışırken diğer taraftan TEB ‘ni uzlaşın diye tehdit ettiği, aksi takdirde üyelerinin bireysel sözleşmeleri imzalayacağını ileri sürdüğü söyleniyordu. Başbakanın grup konuşmasında kullandığı ve dikkate alınmaması konusundaki sözleri içinde yer alan “dernek” ifadesi, bu dernek için mi, yoksa TEB için mi söylendi, anlaşılamadı.

Eczacıların mücadelesi sürüyordu ve sonuca iki günlük süre kalmıştı. Sonuçta üç alternatif vardı;
1.-Ecza cılar direnmeye devam edecekler, sözleşmeler bitecek, vatandaş ilacını kendisi parasıyla alacak ve aylar sonra SGK bedelini ödeyecek. Sonunda vatandaş ile Hükümet karşı karşıya gelecek. Hükümet bu tepkilere karşı koyamayacak, geri adım atacak,

2.-Ecz acılar mücadeleden vazgeçerek, bireysel sözleşmeleri kayıtsız şartsız imzalayacak ve SGK’ya teslim olacak,

3.-Gel inen noktada, eczacıların kararlılığı karşısında SGK ile TEB her iki tarafı da tatmin edecek şartlarla yeni bir sözleşme imzalayacaklar.

İşte bu noktada başka bir gelişme oldu ve üç alternatif de devre dışı kaldı. TEB inisiyatifi dışında, İstanbul Eczacı Odasının Danıştay’ a açtığı dava sonuçlandı ve SGK’nın TEB ile olan sözleşmeyi iptalinin yürütmesini durdurdu.

Başta Hükümet olmak üzere herkes rahat bir nefes aldı.

Eczacıların bu gelişme ile ilgili değerlendirmelerinin oldukça farklı olduğu gözlendi. Kimisi gelişmeden memnundu ve büyük bir riskten kurtulmuşlardı. Yaygın kanaatleri ise kararın Hükümet katkıları ile çıktığını ve Hükümeti rahatlatan önemli bir gelişme olduğunu ve sıkıntılarına çözüm gelmediği şeklinde idi.
Neticede eczacılar eyleme başladıkları güne geri dönmüş oldular. Eylem süreci sıfırlanmış oldu.

Gelişme böyle olmasaydı ne olacaktı?” sorusunun cevabı sadece eczacıların değil, tüm vatandaşın kafasında bir merak konusu olarak kaldı!

Kısa süren bir şaşkınlık dönemi arkasından eczacıların sıkıntıları daha da artmaya başladı. Eczacı Odaları ve TEB arasında karşılıklı ithamlar, tartışmalar yaşanmaya başlandı. TEB aldığı darbe ile sarsılmış, tüm pazarlık gücünü bir anda kaybetmiş bir görünüm sergilemeye başladı.
Eczacıların ciroları bir ayda takriben %35 dolayında aşağı indi. Aylık 100.000 TL cirosu olan bir eczacının cirosu 65.000 TL civarına inerken, rafındaki bedeli ödenmiş ilaçlardan dolayı kasasından ekstradan çıkan 15-20.000 TL.oldu.  Uluslararası ilaç devlerinin ceremesini eczacılar karşılamak zorunda kaldı.

Her yeni gün SGK yeni bir uygulama getirdi. Ön hazırlığı tamamlanmamış yeni bir programı uygulamaya koydu. Sağlık Bakanlığı, yaz ayları için planladığı İlaç Takip Sistemini, SGK’nın çalışmayan yeni programı üzerinden yürütmeye kalktı.

İTS için eczacıların kullanması gereken karekod okuyucuların tanesi 350-450TL, yani İTS için ithal edilen karekod okuyuculara eczacıların kasasından takriben 25.000 TL, eski para ile 25 trilyon çıkacak. Bu rakamı tüm memurlara verilen ücret farkı ile karşılaştırabil irsiniz.

Mart ayı eczacılar ve hastalar için tam bir dert ayı haline geldi. İnternet tabanlı program kilitlenmiş çalışmıyor. Üçüncü günde 8. versiyon uygulamaya konulmuş ama çözüm yok. Program on beş dakika çalışınca medyada problemin giderildiği açıklanıyor. Hastalar ilaç bekliyor, eczacılar kafayı yiyor. SGK bastırıyor.
Eczacılar mücadele gücünü yitirmiş, dövünüyor…

Başarılı ve kollektif bir mücadelede gelinen nokta bu görüntüler… Bunlar dışarıdan görünenler, dışa vurulanlar, bizim gözlemlerimiz.

Yanlışımız varsa lütfen eczacı dostlarımız düzeltsin.

Eczacıların bu günlerde iç dünyasını merak ederseniz, bir eczacı dostunuzla sohbet edin.
Tabip bir tanıdığınızla da onlarla ilgili gelişmeleri paylaşınız.

Veteriner hekimlerin yaşadıkları gündeme bile gelemiyor! Çok yönlü darbelerle boğuşuyorlar!

Birlik olmakla ilgili, birliğin, dirliğin gücüyle ilgili hikayeler, örnekler, özdeyişlerin çok sayıda olduğunu biliyoruz. Eczacıların mücadelesi de bu yönde yeni bir örnek olarak değerlendirilebilir.

Önemli olan olaylardan ders çıkartabilmek… Her kişinin yorumu farklı olsa da, alacağı ders faklı olsa da…
İstanbul Eczacı Odasının girişimi sonucu dönüm noktası “Mahkeme Kararı” olmasaydı, eczacıların durumu sizce nasıl olurdu?

Saygılarımla.
6 Mart 2010

Dr. Mustafa ALTUNTAŞ
Uzman Veteriner Hekim
Bu yazı Genel, Meslek Politikası içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın